Peçenekler, Büyük Göktürk Hakanlığına bağlı kavimlerden biriydi. Onuncu Yüzyıl' da Kuzey Karedeniz bölgesinde yaşıyorlardı. Uzun müddet Ruslar'ın Kiyef Prensliği' yle mücadele ettiler ve 968 yılında Hazar Hakanlığı başkentini zapteden Kiyef Prensi Svyatoslav' ı yenerek öldürdüler. Bu mücadelede Ruslar' a karşı Peçenekler'i tutan Bizans, onlarla dostluk kurmaya çalıştı. Ayrıca kendini tehdid eden Bulgarlar' a karşı Peçenekler' i kullanmayı düşünüyordu.
Peçenekler, daha doğudan gelerek kendilerini sıkıştıran Uz (Oğuz) Türkleri yüzünden ülkelerini bırakıp Orta Avrupa' ya dağılmaya başladılar.
On birinci yüzyıl başlarında Peçenekler, Balkanlar üzerine sarkmaya başlamışlardı. Fakat Bizans bu akınları durdurabilmek için Peçenek beyleri arasına nifak soktu. Birbirine düşen Peçenekler, bir defasında zayıf kuvvetlerden meydana gelen Bizans ordusuna karşı ağır bir yenilgiye uğradılar. Bizans bunların savaşçı güçlerini bildiği için onlardan kendi güney sınırında faydalanmak istedi ve Peçenekler'i Selçuklulara karşı çıkarmayı denedi. Peçenekler bu teklifleri geri çevirdiler; Bizans ordusuna girmiş olan Peçenek birlikleri ise Malazgirt Savaşı'nda kendi soydaşlarının safına geçtiler. Doğu Avrupa' da kalan Peçenekler ise 1080 yılından sonra tekrar toparlandılar, yanlarına Macar ve Kumanlar' ı da alarak Bizans' ı birkaç defa mağlub ettiler. 1090 yılında Çekmece' ye kadar bütün Trakya onların hakimiyeti altına girdi. O sırada Çavuldur Oğuzları' nın beyi Çakan, İzmir' i ele geçirmiş, Adalar Denizi' ne hakim olduktan sonra İstanbul' u zaptetmeyi planlamıştı. Bu iş için Peçenekler'in yardımını almak üzere onlarla temasa girmişti. Böylece Bizans bir taraftan da Peçenekler'in baskısı altında kımıldayamaz hale gelmişti.
Bizans, Çakan Bey ve Peçenekler'in ortak hareketlerini durdurmak için bir yandan Hıristiyan dünyasını harekete geçirirken, bir yanda Kuman Türkler' ini Peçenekler aleyhine kışkırttı. Peçenekler, Çakan' ın donanmasıyla birleşmek üzere Meriç ağzında beklerken, Tugur Han idaresindeki kırk bin Kuman süvarisi bunların üzerine saldırdı ve hepsini mahvetti. Peçenekler, dağıldılar ve eriyip gittiler.
Uzlar, Oğuz Türklerinden bir zümre idi. Peçenekler'i yurtlarından sürdükten sonra Özü (Dinyeper) Nehri etrafında yerleştiler. Fakat Rus Prensleri birleşerek onları bu bölgeden uzaklaştırdı. Bundan sonra Uzlar güneye sarktılar, Bizans ordusu ve Bulgarlar' ı yenerek Selanik' e kadar ilerlediler. Fakat buralara yerleşmeye fırsat bulamadan salgın hastalıklar ve Peçenek hücumları yüzünden dağıldılar. Bizans ordusuna katılan bir kısım Uzlar, Malazgirt'te Türk ordusu tarafına geçmiştir.
Kumanlar, tarihte uzun zaman ve çok değişik bölgelerde kendilerinden söz ettirmiş bir Türk kitlesidir. Bunlar, yine kendileri gibi Göktürk İmparatorluğu'nun Batı toprakları üzerinde yaşayan Kıpçaklar' la birleşerek batıya yöneldiler ve Kumanlar, Rus Prenslerinin ortak kuvvetini mağlub ederek Karadeniz kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler. On birinci Yüzyıl sonraları Balkaş Gölü'nden Batı Karadeniz' e kadar muazzam bir bölge Kuman-Kıpçaklar'ın eline geçmişti, bu bölgeye Kıpçak sahası veya Kumanya deniyordu.
Rus prenslikleri Kumanlar'ı bu bölgeden atabilmek için birleşerek devamlı hücum ediyorlardı. Bu savaşlarda bazen Ruslar, bazen Kıpçaklar galip geldiler. Fakat 1185'te Kıpçak Başbuğ' u Könçek komutasındaki Türk kuvvetleri, Prens İgor'un emrindeki müttefik Rus ordusunu tamamiyle imha etti. Bir kısım Kumanlar Kırım' da yerleşik hayata geçerek, orada şehir ve kasabalar kurdular.
Kuzey Kafkas bölgesindeki Kuman-Kıpçaklar ise Gürcistan Krallığı'yla ilişkiler kurduktan sonra, Gürcistan üzerinden o sırada Selçuklu beyleri idaresinde bulunan doğu Anadolu şehirlerine kadar sarktılar. Kutlu Arslan ve Sevinç Beyler zamanında güney Kafkasya'ya çok sayıda Kıpçak yerleşti.
Kıpçak sahasının Doğu bölgesinde bulunanlar, Harezmşahlar Doğu bölgesinde bulunanlar, Harezmşahlar devleti hizmetinde çalıştılar. Meşhur Celaleddin harezmşah (Mengüberdi)' in annesi bir Kıpçak prensesi idi. Harezmşah ordusunun büyük kısmı Kıpçak Türkleriydi.
Mısır'da Eyyubi Devleti yerli halktan ordu kuramadığı için yabancıları ücretli asker olarak alıyordu. Çok sayıda Kuman-Kıpçak genci Mısır' a giderek orada özel eğitimle Eyyubi ordusuna girmeye başlamıştı. Bunlar kısa zamanda orduda yüksek mevkiler kazanıyorlardı. 1250 yılında Kıpçak beylerinden İzzeddin Aybeg, kendisini sultan ilan etti ve böylece Mısır' da on dördüncü Yüzyıl sonralarına kadar sürecek olan bir Türk Devleti kuruldu.
Mısır Kıpçak sultanlarından Baybars, "yenilmez" denen Moğol ordularını müthiş bir bozguna uğratmıştır. Fakat Asya' da kalan Kuman-Kıpçaklar, Moğol baskısına dayanamayıp dağıldılar. Burç Han idaresindeki bir kısım Kumanlar Moldavya'ya yerleşerek Hıristiyan oldu; Köten Bey' in Kumanları Macaristan' a yerleştiler. Geri kalanların herhangi bir siyasî varlığı olmadı. |