Dulkadıroğulları gibi en son teşekkül eden ve eski Kilikya Ermeni krallığının toprakları üzerinde yerleşen bir Türkmen beyliği de Ramazanoğulları'dır. Oğuzlar'ın Yüreğir boyu beylerinden Ramazan Bey tarafından kurulan bu devlet, 1383'e kadar Elbistan'ı, sonra orasını Dulkadırlılar'a bırakarak Adana'yı merkez ittihaz eylemiştir. 1352'den 1608'e kadar 256 yıl devam etmekle beraber, son 92 yılda hanedan, Osmanlı valileri şekline geçmiştir. Bununla beraber, Anadolu Türkmen hanedanlarının en devamlılarından biri olmuştur. 1516'ya kadar sıkı şekilde Memlûklar'a tabî iken, bu tarihte Osmanlılar'a tabî olmuş, hattâ Osmanlılar'ın alelade bir sancak beyi durumuna düşmüştür. Bu hanedandan da mühim Osmanlı devlet adamları yetişmiştir.
Türkmen Beyliği tevcih edilen Ramazan'ın oğlu I. İbrâhîm Bey, Memlûklular ile yapılan mücadelede Dulkadıroğulları ile Karamanoğullarına yardım etmişti. Karamanoğulları ile ittifak yaptığı ileri sürülerek üzerine kuvvet gönderilmiş ve öldürülmüştür. Yerine geçen Şihâbeddîn Ahmed bazen Memlûklulara itaat ederek onlara yardımda bulunmuş, bazen da muhalefete geçmiştir.
1415'de, yedi aylık bir kuşatmadan sonra Tarsus'u Karamanoğullarının elinden aldı. Ayrıca Sis ve Ayas şehirlerine de hâkim olmuştu. Onun ölümünden sonra oğulları arasında taht mücadeleleri başladı. Bunlardan II. İbrâhîm, beyliğin idaresine hâkim olmayı başardı. Karamanoğulları ile birleşerek Memlûkluların eline geçmiş bulunan Tarsus'u kuşattılar. Bu hareket üzerine Memlûk Sultanı tarafından azledilerek yerine kardeşi İzzeddîn Hamza Bey tayîn edildi (1418).Daha sonra Ramazanoğulları beyliği Mehmed Bey'e verildi. Mehmed Bey'in zamanından itibaren Ramazanoğulları beyliği eski önemini kaybetmiştir.
Ramazanoğullarından Mahmûd Bey, I. Selim ile Mısır seferine iştirak etmiş ve Ridaniye savaşında ölmüştür (1517). Bu tarihlerde Ramazanoğullarının artık Osmanlıların himayesine girdiği anlaşılıyor. Mahmûd Bey'in ölümünden sonra Ramazanoğulları Beyliği Pîrî Bey'e tevcih edildi (1517-1568). O idaresi altındaki topraklarda çıkan isyanları süratle bastırmış, bir ara yurdunu bırakarak komşu eyaletlerde beylerbeylik yapmıştı. Daha sonra Kanunî Sultan Süleymân tarafından beyliğe iadesi ricasının kabûl edilmesi üzerine beyliğin başına dönmüştü. Son emîr Pîr Mansûr'un beylikten çekilmesi ile Adana doğrudan doğruya bir Osmanlı vilayeti haline geldi (1608).
Başlıca Ramazanoğulları Beyleri
Ramazan Bey'in yerine sırasıyla iki oğlu Sârimeddin İbrahim Bey ile Şihâbeddin Ahmed Bey geçmiştir. Diğer oğlu Kara Mehmed Bey, 1383'te ölmüştür. İbrahim Bey, Adana'yı almış, merkez yapmış ve aynı yıl ölmüştür. 2 oğul bırakmıştır. Ahmed Bey, 1410'da Kahire'yi ziyaret etmiştir. Yerine sırasıyla oğulları Sârimeddin II. İbrahim, İzzeddin Hamza ve I. Mehmed Beyler geçmiştir (Mehmed Bey'in, Ahmed Bey'in oğlu olduğu kat'î değildir). Diğer bir oğlunun da Ali Bey olduğu sanılmaktadır. Kızı, Memlûk sultanı Ferec'in başhatunu idi. II. İbrahim, Karamanoğlu Mehmed Bey'in damadı idi. 1415-1417'de Tarsus beyi olmuş, 1418-1426'da yalnız Adana şehrini elinde bulundurmuş, asıl beylik kardeşi Hamza Bey'e geçmiştir. 15 aralık 1427'de Kahire'de öldürülmüştür. Kardeşi Hamza Bey de, I. ve II. ibrahim Beyler gibi öldürülerek ölmüştür.
I. Mehmed Bey'in yerine oğlu olduğu sanılan Eylük Bey, onun öldürülmesinden sonra onun oğlu olduğu sanılan Dündar Bey geçmişlerdir. Mehmed Bey'in diğer oğlu İbrahim Bey'in oğlu Ömer Bey, Dündar Bey'e halef olmuştur. 1485'te Osmanlılar'a esir düşen Ömer Bey, istanbul'da ölmüştür. Yerine 1480'de Halep'te öldürülen kardeşi Dâvûd Bey'in oğulları Garseddin Halil ve Mahmud Beyler geçmişlerdir. Mahmud Bey, 1514-1516 arasında İstanbul'da yaşamıştır. Yerine geçen Ömer Bey'in oğlu Selim Bey'den sonra, Osmanlı sancakbeyi olarak tekrar Adana'ya yollanmıştır. 22 ocak 1517'de Ridâniye meydan muharebesinde, Kahire'de, Osmanlı saflarında Memlûklar'a karşı vuruşurken şehit olmuştur. Hanedan, kardeşi Halil Bey'den yürümüş ve artık Osmanlı sancakbeyleri olarak hüküm sürmüştür.
Ramazanoğulların Beyliği'nden bilhassa Halîl ve oğlu Pîrî Beyler Adana'da câmi, medrese, han ve hamam olmak üzere birçok mimârî eserler meydana getirmişlerdir. Bu eserlerden Akça Mescit, bir külliye halinde yapılmış olan Ulu Câmii ve Yağ Câmii (Eski Câmii) önemlidir. Çukurova'nın hac yolu ve aynı zamanda mühim bir ticaret yolu üzerinde bulunması, Ramazanoğulları idaresindeki bu bölgenin iktisâdî bakımdan gelişmesini sağlamıştır. |